1 Mayıs 2010 Cumartesi

atem totem ben seni...

"Totem" kızılderili çizgi filmlerinden öğrendiğimiz, kendisine büyük anlamlar yüklenen değişik nesnelerden oluşturulmuş direğe denirdi. Sonra da futbol maçlarında herşeyin yolunda gitmesi için bazılarının yaptığı hareketlere dendi. (Bi de konuyla alakasız T şeklinde tabela direkleri var.) Dışarıdan her ne kadar saçma görünse de inananın inancı ile doğru orantılı ümit bağladığı kavram...
Belki herkesin bir totemi ya da uğuru vardır. Mesela ben hiçbirşeye "kesin şöyle olacak" demem. Ne zaman desem "kesin" olmamıştır çünkü. Hatta bunu istemediğim şeyler için kullanabilirim, antitotem olarak! Olmasını beklediklerim için başka bir söz söylerim genelde ama yazmayayım totemi kaçmasın... O da her zaman tutmaz zaten :)
İnşallah da bunlardan biridir bence... Hani "inşallah de" der bazıları, demezsen olmazmış.
Tabi pozitif bilim okumuş birinin böyle şeylere güvenmesi zaten çok saçma. Secret gibi. Ama hayatta bazı şeyler insanı çağırır, kozmik çağrışım.
Birşey düşünürsünüz, hiç ummadığınız anda onunla ilgili bir bilgi karşınıza çıkar. Birini düşünürsünüz, bikaç gün sonra yolda görürsünüz...
Ya da bilinçaltımız bazı olayların karşımıza çıkması için bizi o şekilde yönlendirir. Adam Fawer'ın Olasılıksız kitabında bahsettiği gibi.
Bazen sadece gözlerinizi kapayıp, bazı şeyleri hayal etmek ileride gerçekleşmelerine sebep olur.
Olasılıksız da herkesin kendi hayatında istemsiz olarak uyguladığı bu olayın yöntemini bulan ve geleceği görmekle kalmayıp, buna etki eden bir adam anlatılıyor. Toplumsal bilinçaltı aslında hepimizin ulaşabileceği uzaklıkta, sadece bunun için algıları açmak gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder