1 Mayıs 2010 Cumartesi

Bir berber bir berbere bre berber beri gel diye bar bar bağırmış.

Cumartesi günü berber günüydü. Arkadaşım, (ölümüne kankayız!!!) Yeşim'le beraber saçlarımı çok beğendiği için benim kuaförüme gittik. Kuaförden o kadar sıkılıyorum ki en son mayıs ayında gitmişim. O zamandan beri gitmediğim için herkes gelip, kafama şöyle tepeden bi baktı, saçıma başka bir yerde bir işlem yaptırıp yaptırmadığımı öğrenmek için... Kuaförler bu konuda çok hassaslar. Eğer başka birine kesim, boya veya herhangi kalıcı bir işlem yaptırırsanız kendilerini aldatılmış hissediyorlar. Nazmi Akbacı'daki Zeytin&Limon'un limonu bir keresinde "Kafamın tapusunu size mi verdim?" demişti, neden kendilerine tekrar boya yaptırmadığını soran kuaföre... Evet, bi yere kalıcı işlem yaptırdınızsa oraya sadece fön gibi geçici işlemler yaptırmaya gidemezsiniz, başka bi berber bulmalısınız. Gelin görün ki ben de kafamın tapusunu kaptırmışım!
Saçımı yapan kişi gelip "N'aptın bişey yaptırdın mı? dedi.
-Belli olmuyor mu yaptırmadığım diye gülümseyerek dipleri çıkan saçlarımı gösterdim...
-Evet, korkunç bişey olmuş, ne olmuş böyle saçların!..
Bu daha bişey değil, Yeşim'in kaşlarını da boyamak için "Diyarbakır'da kalmadı böyle kara kaş, boyayalım bunları" dedi!
İlk zamanlar çok bozulduğum bi durumdu berberlerin bu açıksözlülüğü. Sonradan durumu çözdüm. Kuaförlerin hepsi genelde saçlarınızı kötü bulurlar bir tek durum hariç... O da saçlarınızı yapıp sizi kapıdan yollarkendir. O an dünyada en güzel insanmışsınız gibi davranırlar.
Bu yüzden kadınlar kendilerini iyi hissetmek için kuaföre giderler. Bir günlüğüne de olsa o gün "star" sınızdır, herkes sizinle ilgilenir, gelen giden hatırınızı sorar, hatta çırağı yollayıp simit aldırır, çay içersiniz bol bol.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder